Ahmetler Köyü

Köyümüzü, yöremizi, kültürümüzü tanıyalım, tanıtalım.

16 Mart 2012 Cuma

Obalarımız (Ahmetler Yaylası - 2)

Yayladaki Obalarımız
Ben yaylada Kumluboğaz’da doğmuşum. Anam öyle söylerdi. Günü, ayı, senesi belli değil. Bir Güz mevsimi olsa gerek. Çünkü benim çocukluğumda bizim köylüler Mayıs ayı içinde yaylaya çıkınca bir ay kadar Kuyu ve İmalı civarında otururlardı. Bir ay sonra Akdağ’daki karların birazı eriyip hayvanların gezmesi mümkün olunca, örenlerin üstünden kar kalkınca Akdağ’a göçerlerdi. Akdağ’da birkaç ay kalınır, karlar tükenip hayvanlar susuz kalınca obalar güzleye Aldürbe ve Yeroluk civarına göçerlerdi. Bu bilgilerden yola çıkınca Aldürbe – Kumluboğaz da güzlek olarak kullanıldığına göre ben güz mevsiminde doğmuş oluyorum.
“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” ve “Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz.” Demiş ünlü düşünür Heraklitos.
Çocukluğumdan bu güne çok şeyler değişti. Köprülerin altından çok sular aktı. Benim çocukluğumda Ahmetler köylüleri baharın, yazın, güzün nerelerde oba tutarlardı, hangi yurt yerinde kimlerin obası vardı, kısaca bir göz atalım. Sonra da bu gün durum ne merkezde bir bakıp, nerden nereye gelmişiz ne gibi değişimler olmuş bir kıyaslayalım.

Yaylada köylülerimizin ve bazı komşu köylerin oba yerleri
İLBAHARDA (MAYIS – HAZİRAN) OTURULAN YERLER:
Ahmetler Kuyu’sundaki obalar:
Eskilerin anlattığına göre eskiden köylülerin tamamı ilkbaharda Kuyu’da otururlarmış. Benim hatırladıklarım:
Emir El
Molla Mehmet El
Şaban El (Kara Beşir)
Kuyudan yukarıdaki alana eskiden “Pantır Yurdu” derlermiş. Önceleri Topal Hasan dedem yeni evlendiğinde Çapırın dibindeki evde oturmuş. (Pantır Emmi’nin anlatımları)
Kurna Dibi’nde Aşçı Mehmet Emmim, Adıgüzel Dayım ve bizim obamız da vardı. Bazı seneler Mukuoğlu Amca da otururdu.
Kurna Dibi’nde ve Kuyunun değişik yerlerinde köylülerimiz arılık da kurmuşlardır. Ben bile Ahmetler Kuyu’sunda üç değişik yere arı koydum. Bazı arı konulan yerlerde arıları koymak için alt yapı yapılmıştır. Sözgelimi rüzgâra karşı korunak yapılmıştır, sel suyuna karşı düzgün sıralı taşlar dizilmiştir. Böyle emek verilmiş yerler sahiplenmiş sayılır; başkası oraya arı koymaz. Burası taşları düzenleyenin arlığı olarak bilinir. Eğer bu alt yapıları yapan arıcı gelmeyecekse ona sorulur ve öyle arı konulur. Ama alt yapı olmayan yerlere kim erken gelirse o arılarını koyar.
İmalı’da: Topal Hasan, çocuklarının oba yeri vardı. Boş olduğu seneler başkaları da otururdu.
Çırlavık’ta: Yirik Çavuş ve Koca Mustafa’nın obası, Zobu ve Mukuoğlu’nun obası
Karakoyak’ta: Deli Hacı ve Küçük Osman’ın obası.
İmalı Ardı’nda: Tülüce ve Kısaca’nın obası, Höke Yusuf’un obası, Kara Mehmet ve Deli Ahmet’in obası.
Değirmen Taşı’nın dibindeki Gölcük’te eskiden Hacı Hatip’in babası Ali Fakoğlu yurt kurmuş. Buradaki kar obruğunu kullanmış. Ahmetler Kuyusunun güneyinde, Yürük Dağının dibinde Teke Yatağı


Tekeyeteğında başka bir oba yeri
İmalı Ardı'nda oba yerleri. Alt solda, Deli Ahmet ve Kara Mehmet'in oba yerleri, 2. Kısaca Elin oba yeri, 3. Höke Yusuf oba yeri.
Teke Yatağında Emir El ve Pantır Elin oba yerleri
Kurna Dibi. Arı  sırasının bulunduğu koyakta Dedem topal Hasan'ın oba yeri vardı. Çocukluğumda amcamgil ile beraber oturmuştuk.
Çırlavıkta aşağı ve yukarı oba yerleri. Koca Mehmet ve Gedik Hüseyinin çocukları otururdu.


YAZIN (HAZİRAN, TEMMUZ, AĞUSTOS) OTURULAN YERLER:
Temmuz Ağustos aylarında Ahmetlerlilerin oturduğu yurt yerlerinin genel adına Akdağ denir. Akdağ’daki oba yerlerimiz:
Aylıca’da 3 oba vardı. Emir El, Sarı Mehmet El, Tülüce ve Kısaca El
Musabaylıcası’nda Deli Hacı ve kardeşi Küçük Osman’ın obası vardı. (Burası Akça Musa’sının oba yeri olmalı. Adını ya Akça Musa’sından ya da onun Musa adlı bir dedesinden almış olabilir. Musa Aylıcası > Musa Baylıcası şeklinde değişmiş olabilir.)
Bozlağan’da 5 oba vardı:
Molla Mehmet El,
Kara Abdullah El,
Tekeli El
Kara Osman El,
Adıgüzel El (Pantır Emmi ile)
(Ben çocukluğumda kepeneği terkileyip gece oğlak gütmeye Bozlağan’da Molla Mehmet Elin içindeyken gitmiştim.)
Kızıleğrik Önü’nde 2 ya da 3 oba vardı: Yirik Çavuş, Koca Mustafa obası, Zobu ve Mukuoğlu’nun obası vardı.
Eğrikar’da önceleri Akça elin obaları vardı. Sonrada Fersinli Kır Veli oba tuttu uzun süre.
Tomsubaşı’nda 2 oba:
Topal Hasan ve çocuklarının obası,
Emir Elin obası vardı.
Bu obalarda yeni sürü oluşturanlar otururdu. Bazı seneler de boş kalırdı. Ben Mehmet Dayımğille beraber oturduğumuzu hatırlarım. Tomsubaşı’nda bazen Şaban El de otururmuş.
Sayyatak’ta: Höke Yusuf ve oğullarının obaları,
Güllü Belen’de: Kara Mehmet ve Deli Ahmet Elin obaları,
Katırcı İni’nde: Kara Beşir Elin obası vardı.







Bozlağan'daki oba yerlerinden Say... Say'da süt sağımından sonra olakların keçilerle emişmesi. 















Say'daki ören yerleri. Bazı sene bir bazı se de iki aile oba kurardı.
Bozlağan'da Aşağı Oba ve Yukarı Oba.Aşağı obada Molla Mehmet el, yukarı obada ise Tekeli El ve Molla İbrahim'in oğulları otururlardı.
Aylıca'daki oba yerleri. Solda: Emir El, Ortada: Sarı Mehmet dayım El, Sağda da: Tülüce ve Kısaca Elin oba yerleri vardı.
Tomsubaşı'ndaki oba yerleri. (Bu oba yerlerinde değişik aileler oba kurmuş.)
Höke Yusuf ve oğullarının oba yeri: Sayyatak
Kızıleğriönü (Kızıleğrikönü) Burada Gedik Hüseyin ve oğullarının, kızlarının obaları vardı.
Güllübelen'de Deli Ahmet ve Kara Mehmet'in obaları vardı.

Aldürbe Oluğunun üstü. Burada Emir El otururdu.
GÜZÜN (AĞUSTOS – EYLÜL ARASI) OTURULAN YERLER:
Aldürbe Kumlu Boğaz’da Höke Yusuf, Topal Hasan ve çocuklarının obaları vardı.
Kireç Koyağında: Bazı seneler Yirik Çavuş oba tutardı.
Ortataş’ın dibinde: Deli Hacı devamlı otururdu. Bazı seneler Küçük Mustafa, Aşçı Mehmet ve başkaları da otururdu.
Aldürbe Çapırının dibindeki koyaklarda: Tekeli El,
Kısaca ve Tülüce El, Kara Abdullah ve kardeşi Küçük Mustafa obaları vardı.
Yeroluk’taki Sığır Koyağı’nda: Molla Mehmet El, Karamuklu Oluk’ta Emir El veya başkaları, Kızıl Oluk’un üstünde değişik aileler ama çoğunlukla Çavuş emmi ve Deli Ahmet Emmigil otururdu.
Yer Oluk’taki Aşağı Oluk’un önündeki koyakta güzün Erengerişi’nden Hacı Ahmet ve çocukları otururdu. Yer oluk’ta hayvanların sulandığı 3 tane oluk vardı: Kızıl Oluk, Karamuklu Oluk, Aşağı Oluk.
Aldürbe oluğunun üstünde: Emir El otururdu.
Çırlavık’ta: Yirik Çavuş, Koca Mustafa obası, Zobu, Mukuoğlu obası vardı. Çırlavık’ta da bazı seneler değişik aileler otururdu.

Aldürbe'deki Ortataş'ın dibindeki oba yerleri. Resimde oba yerlerine arı kovanları sıralanmış.
İmalı Önü'nde oba yerleri
Akkuyu Bucağı'nda yayla evleri ve arılıklar
Aldürbe’nin batısında Zindan’ın yanında Kepezli Maşılı ve Topal Ahmet, Nesli, Mevlit otururdu. Kepezliler yazın Diyrak ve Akeşme’de otururlardı. Maşılı ve Topal Ahmet yaylaya çıkmaz olunca Gençler Köyü’nden Deli Hüseyin bazı seneler güzün burada konakladı.
 Aldürbe Çapırı'nın dibindeki oba yerleri.
Ahmetler obaları neden bu kadar birbirinden aralı kurulmuş?
Her obada bir davar bir de oğlak sürüsü olmak üzere en az iki sürü olduğunu düşünelim. 14 obada 28 sürü olur. Ayrıca aynı ailenin koyun ve kuzu sürüleri de olabilir. Onları saymasak bile 28 sürünün bir arada bakılması çok zordur. Sürüler birbirine karışır, Köpekler sık sık dalaşır. Hır gür, kavga gürültü çok olur. Bunu fark eden köylülerimiz mallarının rahatını düşünerek obalarını birbirinden ortalama yarım saat yürüme uzaklığında yurt yerlerinde kurmuşlar. Böylece her oba sürülerinin yayılma alanı da genişlemiş ve belirlenmiş. Obaların ve çobanların tek ve yalnız olması hayvanların bakımı açısından doğru ve faydalı görülmüş. Bu konuda deyimler tekerlemeler bile üretilmiş:
Çok çoban çokuşur
İki çoban takışır
Gözünü sevdiğim tek çoban
Sürüye o iyi bakar işte.
Hacı Ahmetliler (Erengerişlilere Hacı Ahmetli de denir.) ve Tepeköylüler Kuyu’da bir arada oturabiliyor. Hır gür olmadan geçinip gidiyorlar. Nedeni, fazla sürü olmayışındandır.
………………….
Bizim aile gibi davarı az olanların ayrıca bir sürüsü olmaz. Az davarlılar sürü sahibi birinin ardına yama olur, ya çobana yıllık bir ücret verir (çoban oğlağı) ya da (benim gibi) çocuğu varsa çobanın yanına “çeltek = yardımcı” verirlerdi. Gene de çobana yaranamazlardı. Sık sık sürü değiştirirlerdi. Benim hatırladığıma göre biz de bu yüzden birkaç kere oba değiştirmiştik. Molla Mehmet El, Sarı Mehmet Dayım El, Kara Osman Emmi El, Hacı Dayım El… Ben çobanlığı bırakınca oba değiştirmez olduk. Yaylaya da göçmez olduk.
Ahmetlerin bu oba yerlerinde oturanlar genel olarak her sene aynı yere gelip otururlardı. Ama bazen de değişiklik olurdu. Oba ve sürü sayısı bazen bir iki adet azalıp çoğalabiliyordu. Sözgelimi iki ailenin davarı azalmış. Davarlarını karıştırıp bir sürü yaparlardı. Böyle olunca oba yerinin biri boş kalırdı. Öte yandan başka bir ailenin davarı çoğalmışsa bir sürü olarak kalabalık geliyorsa kardeşler mallarını ayırırlar ve ayrı iki sürü oluştururlardı. Yeni sürü sahibi de boş kalmış bir oba yerine otururdu.
Oba boşalma olayı bazen de ailenin iş değiştirip yaylaya çıkmayı boşlamasından kaynaklanırdı. Söz gelimi Molla Mahmut, Molla Abdullah Manavgat’a göçüp gitmiş, onların oturduğu oba yerleri boş kalmış. Kara Osman Emmi (Osman Koç) davarı satıp kamyon aldı, oba yerleri boş kaldı. Deli Hacı ve kardeşi Osman Dayı öldü geride kalanlar malcılık yapmadı; obaları boş kaldı. Köyden birçok aile Manavgat’a Antalya’ya göçüp yeni işlerde çalışmaya başladılar. Manavgat’taki camcıların babaları eskiden davarcıydı. Ya şimdi? Obalardan bazıları bu göçler sonucu boş kaldı.
BU GÜNKÜ DURUM:
Kepezliler yaylaya çıkmaz oldu. (Bir oba çıkıyor.)
Bizim köylüler Kumluboğaz’a oturmaz oldu. Ören yerlerinin taşları taşındı, bu taşlarla başka yerlere evler yapıldı.
Ahmetler Kuyusu’ndaki oba yerlerine oturulmaz oldu. Kurna Dibindeki oba yerleri hala boş durmaktadır. Örenler yıkılıp dağılmış durumdadır. Kuyudaki oba yerlerine de bizim köylüler gelmeyince Erengeriş ve Tepeköy’den gelenler ev yaptırdılar ve yazları oturmaktadırlar. Erengeriş ve Tepeköy’den yaylaya çıkanlarda Ahmetler’deki kadar sürü yoktur. Arıcılık veya yaylanın temiz, serin, nemsiz havasından faydalanmak için çıkmaktadırlar.

………………….Ahmetler köylülerinin yarısı Manavgat’a, Antalya’ya göçüp gitmiş olsa da,
Eskisi kadar çok sürü olmasa da,
Gene de yaylada en çok davar besleyen Ahmetler köylüleridir. Mallarını besleyebilmek için yaylaya ihtiyaçları vardır. O nedenle yayladan vazgeçemeyecekler. Eskiden bu oba yerlerini doldurup taşıran ailelerin bazılarının torunları şimdi bu oba yerlerinde gene malcılık (küçükbaş hayvan besiciliği) yapmaktadırlar. Akdağ’daki oba yerlerinde gene sürüler var. Ancak yazla ve güzle obaları çeşitli nedenlerden dolayı yer değiştirdi. Yazla ve güzle oba yerleri:
İmalı Önü,
İmalı Ardı,
Mahmut Koyağı,
Aldürbe Çapırının Dibi,
Çırlavık gibi yerlerde toplandı.
Bazı köylülerimiz arıcılık yapmaktadır. Arılar vesilesiyle yazın yaylaya çıkmaları gerekiyor.
Arıcılar ise daha çok Aldürbe – Ortataş’ın dibini ve Akkuyu Bucağını tercih ediyorlar. Bazı arıcılarımız da bazı seneler arılarını Kurna Dibi’ne götürmektedirler. Kuyu’da ve Kurna’da arı yayılımı Aldürbe’den 10 gün daha sonra bitmektedir. Eskiden çoğumuz arılarımızı Kuyu’ya koyuyorduk, oradaki sıkışıklıktan dolayı götürenlerimiz azaldı.
Davarı ve arısı olmayan bazı insanlarımız da oralarda doğup büyümüşler; çocukluk anıları var. İnsan çocukluğunun geçtiği yerleri unutamıyor, Gidip görmek oralarda yeniden yaşamak geliyor içinden. Ayrıca yaz aylarında sahil nemden ve sıcaktan kaynarken buralar serin ve sakin oluyor. Bu sakin ve serin ortam da insanları çekiyor.
İnsan doğduğu yerde değil doyduğu yerde yaşarmış. Biz de öyle yapmışız. Doğup büyüdüğümüz yerleri bırakıp gitmişiz ekmek parası için. Ya da daha rahat yaşayabilmek için.
Sonra da şairin dediği gibi:
“Orda bir köy var uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
Gitmesek de gelmesek de,
O köy bizim köyümüzdür.”
Diye söylenmeye, türkü söylemeye başlamışız. Olmaz öyle şey. Kuru kuruya lafla yayla sahibi olunmaz. Gitmesek gelmesek nerden bizim olurmuş yayla? Birileri çıkar; gider, gelir, otundan, suyundan, havasından faydalanır; yani sahiplenir, onun olur gider yayla. 50 yıl önce Ahmetler Kuyusu Ahmetlerli obalarıyla doluydu. Çeşitli nedenlerden oraya gitmeyince boşluğu birileri doldurdu. O zaman yapılacak iş, atalarımızın yurt yerlerini tanıyalım. Babam dedem nerede oba kurmuş bilelim. Malı, sürüsü olanlar sürüsünü getirsin, güdüp hem malı hem kendi yaylalansın. Arısı olanlar arılarını getirsin, o eşsiz balından herkes nasiplensin. Davarı arısı olmayanlar sahilde zorunlu bir işi yoksa yaylaya çıkıp, suyundan havasından faydalansın. Arada bir hepimiz yaylayı ziyaret edip boş yurtları ellikleyelim, şenlendirelim. Biz çocukken Aldürbe alanında çok güzel oyunlar oynardık. Şimdiki çocuklar da oynayabilir. Bu zevki onlara da yaşatalım. Hem yazın yaylaya gidenlerin sahilde kalanlardan daha sağlıklı olduğunu hepimiz biliyoruz. Sağlığımız için böyle bir alışkanlık edinmeye çalışalım. Bakın Erengerişli komşularımızın Manavgat’ta yaşayanları yaylaya hep birer ev yapmış, işi olanlar çocuklarını yaylaya çıkarıyor, kendisi Manavgat’ta çalışıyor. Hafta sonu olunca sürüyor arabasını; doğru yayla! Pazartesi gene işine dönüyor. İyi de ediyorlar. Biz niye böyle yapmıyoruz?
Her yiğidin gönlünde bir aslan yatarmış. Benim gönlümden de böyle geçiyor. Aslında bir bahane uydurup yazları yaylada olabilmek iyi bir şey. Yazımızın başında yazdığımız gibi “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” Her şey değişmeye devam edecektir. Dileğimiz değişimlerin iyiye doğru olmasıdır. Sabah ola hayır ola..
Ali Varol - 26 Şubat 2012 – Manavgat
Oba yerlerimizin kuşbakışı görüntüsünü aşağıdaki bağlantıyı açarak izleyebilirsiniz.
https://picasaweb.google.com/117334603122699569910/ObaYerlerimizAhmetlerYaylas1
https://picasaweb.google.com/117334603122699569910/ObalarMZAhmetlerYaylas202
https://picasaweb.google.com/117334603122699569910/YaylaKomsularMZAhmetlerYaylas3#

https://picasaweb.google.com/117334603122699569910/AhmetlerYaylasNdaObaYerleri
Doğup büyüdüğüm yerleri, sanal ortamda gezip inceledim. Bu bana büyük bir zevk verdi. İlgi duyan köylülerimizle yakınlarımla paylaşmak istedim. Bunun için internette yazma, çizme işleri çıktı. Bunların nasıl yapıldığını öğrenmek için gene araştırmam gerekti.
Yayladaki oba yerlerimizin yerlerini bulmak, oraları işaretlemek, yolları belirtmek için resimler üzerinde çizgiler çizmek, kaydetmek, albüm yapmak… Bunlar da bana büyük zevk verdi. İşin iyi yanı hem zevkli işler yaptım, hem yeni şeyler öğrendim.

Yazıda geçen bazı yeni sözcük ve deyimler:
Katık: Süt ürünlerinden çökelek, lor ve peynirden karıştırılıp harmanlanarak yapılmış yeni bir ürün.
Birinin ardına (kıçına) yama olmak: Yama nereye vurulur? Giysinin en çok yıpranan ve en önce sökülen yerine. Buralar da dizler ve oturak bölgeleridir. Vücudun en çok kahrını bu yama vurulan yerler çekmektedir. Birinin ardına yama olursanız siz de onun kahrını çekmek zorundasınız.
Kepeneği terkilemek: Kepeneği taşınabilecek şekilde katlayıp, azık peştamalı ile bağlayarak omuza asmak.
Davarın yarıkması: Koyun veya keçi bir hayvanın sürüden ayrılıp kaybolması. Başka bir sürüye karışması.
Yurt yeri: İçinde oba da olan hayvanların yayılacağı yakın çevre. Bozlağan bir yurt yeridir ama orada 5 tane oba yeri vardır.
Oba: Hayvan besleyen yörüklerin kendileri ve hayvanlarının barınması için yapılan yapıların hepsi.
Oba yeri: Oba kurulan yer.
Ören: Çadır kurmak için harçsız taş duvardan yapılmış tek odalı ev.
Toprakdam: Çatısı toprak ile örtülmüş tek veya iki odalı yayla evi.
Cirlemek: Kar suları ilkin damla damla akar. Hava ısınınca damlalar birbirine ulanır ve bir iplik gibi uzayarak akar. Buna suyun cirlemesi denir.
Meleğse, melese: İplik ve yün karışımı ince ve seyrek dokunmuş kilim.
Ahmetler Kuyusu'ndaki yayla evleri. Burada Erengeriş, Tepeköy, Ahmetler köylerinden insanlarımız uzun zaman beraberce oturmuştur.
Oba yerlerimiz arasında yük taşımaya yarayan yolları gösterir kuşbakışı resim.

Hiç yorum yok: